Ana içeriğe atla

Ye Kürküm Ye

 Tarihe Yunanlıların sonuncusu diye geçen general Flopinin kılık kıyafetine hiç bakmadığı gibi, her türlü işte de çalışırdı. Ava gider, çift sürer ve ot yataklarda yatardı. Bir gün Atinalı bir vatandaş onu yemeğe davet etti. General pejmürde kılık kıyafetle vaktinden önce ziyafete gidince evin hanımı geleni oduncu zannetti ve :
   - Hadi eğlenme, şuradaki odunları kes, akşama yemeğe misafirimiz var, dedi.
   General hiç istifini bozmadan odunları kesmeye başladı.
   Evin erkeği onu görünce:
   - Ne yapıyorsunuz general, dediğinde Flopi"nin şöyle cevap verdi:
   - Kıyafetsizliğimin cezasını çekiyorum.
Bu hikaye gibi Türkiye gündemi.Kıyafetsizlere adaletin tam işlediği bir düzen. Makam , mevkii ,para ve çıkar, insanları adalet önünde birkaç adım öne geçiriyor. Yetersiz kaldığı durumlarda adalet mekanizmasının işleyişi değiştiriliyor. Zeka,eğitim ve tecrübenin yerini nüfuzlu olmak, dürüstlük ve erdemin yerini de para aldıktan sonra bize sadece yazmak düşüyor.
 “Takım tutmak gibi parti tutulmaz “ deyimi vardır.Peki “Körü körüne takım tutmak” olayı nasıl açıklanır. 13 maçtan şike yapıldığı tapeler de yer almış bir klüp başkanı için mahkeme kapılarında yatan,”babamızı almaya geldik” diyen o kadıncağızı nasıl açıklarsınız. Kendi başındaki küçük bir davayı bile çözemeyecek acizlikte olan bu insanlar,milyon dolarlık davanın peşinden koşmalarındaki amaç nedir acaba? Renklerine aşık olduğu takımın başkanının yapmış olduğu ahlaksızlığı kabullenmek bir erdemidir , yoksa suça ortak olma çabasımıdır. Diyelim ki öyle , bundan çıkarları nedir? Bir tomar bilet dışında.
         Hoca merhum, bir keresinde günlük elbisesi ile bir merasime iştirak etmişti. Eski - püskü elbise ile kimse hocaya itibar etmedi, hatta yemek sofrasına bile çağırmadılar. Hoca anladı itibarın elbiseye olduğunu... Doğru eve gitti, en yeni elbiselerini giyip geldi. Bu kerre onu yepyeni kürk içinde gören halkın dikkatini çekti ve baş köşeye buyur ettiler.

    Hoca yemek sofrasına oturdu ve kendisi başlamadan evvel tabağa kürkünü uzatarak:

    — Ye kürküm ye!, diye söylenmeye başladı. Oradakiler:

    — Ne oluyor hoca efendi?. Hiç kürk yemek yer mi? dediklerinde:

    — Ne münasebet! Biraz evvel yine ben burada idim. Fakat kimse buyur etmiyordu. Şimdi ise bana baş köşeyi vermelerine bu kürk sebep olmuştur. Yemek yemek onun hakkıdır, dedi.
Olaya birde şu açıdan bakalım. Türkiye’de şike yapıldığı gerekçesiyle küme düşen takım yok mu? Tabiî ki vardı ama hiç biri İstanbul’ un 3 kız kardeşinden biri değildi. Ta ki aralarından bir tanesi bu çukura düşünceye kadar.Olanlar oldu sonra , kanunlar mı değişmedi , maddeler mi oylanmadı, FİFA’lara, UEFA’lara mı gidilmedi. Yok olmuyordu  kurtaramıyorlardı. Kurtarırlar mı orası da  artık pek önemli değildi. Gönüller kırılmış , düşen düşmüştü , onlar ticari ilişkileri zedelenmesin diye çırpına dursunlar, futboldan soğuyan insanlar için Kayseri’de bilet fiyatlarının 2 TL ye çekilmesi bile dolduramamıştı stadları. İşte size futbolun marka değeri.
Hz. Mevlana'nın Bir Sözüde Kürküne güvenenlere de bizden bir laf hediye olsun.
“Nice insanlar gördüm, üzerinde elbise yok
Nice elbiseler gördüm,içinde insan yok"
KALIN SAĞLICAKLA


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne Olursan Ol Önce İnsan Ol

Karaman'da babasına "Çocuğunu kurtaramayız zaten ölü geldi" diyen vicdan yoksunu doktor haberini okuyunca başımızdan geçen olaylar gözümüzün önüne geliyor haliyle Bundan yaklaşık 1 buçuk yıl önce Bir zamanlar adı Karadeniz Hastanesi olan şimdilerde Medical Park'ın satın aldığı hastanede görev yapan Hülya Çiçek isimli doktorun çocuğumuzun doğumuna 15 gün kala gittiğimiz kontrollerde "kalp atışları zayıf geliyor aç geldin herhalde bir sıkıntı yok" dedikten 1 gün sonra çocuğu anne karnında kaybetmiştik. O sırada hastanede bulunmayan doktoru aradığımda "Bunlar normal şeyler, ben de 3 ay önce annemi kaybettim" cevabını aldığımda iyi ki hastanede yoktu. Şuan 3. sayfalık bir haberin konusu olarak başka yerlerde olabilirdim. Ha daha sonra malum doktorun bu tarz bir çok vakası olduğunu duyduk ama elimizden birşey gelmedi. Hep gözümün önüne "kalp atışları yavaş" lafı gelir ve tekrar kontrol için ısrar etmemenin pişmanlığını yaşarım hep. Demem o k

Trabzonspor: İstanbul'un korkulu rüyası

Trabzonspor, Türkiye'nin en köklü ve başarılı futbol kulüplerinden biridir. 1967 yılında Trabzon'da kurulan bu eşsiz takım, yıllar boyunca hem ulusal hem de uluslararası arenada büyük başarılara imza atmıştır. Trabzonspor, köklü tarihinden, tutkulu taraftarlarından ve özgün futbol anlayışından dolayı futbolseverlerin ilgisini her zaman üzerine çekmiştir. Bu makalede, Trabzonspor'un tarihini, başarılarını ve kulübün etrafında dönen heyecan verici hikayeleri keşfedeceksiniz. SEO Meta Açıklaması: Trabzonspor, Türkiye'nin köklü futbol kulüplerinden biridir. Bu makalede, Trabzonspor'un tarihini, başarılarını ve kulübün heyecan verici hikayelerini keşfedin. Giriş: Trabzonspor, Türk futbolunun önemli köşe taşlarından biridir. 1967 yılında Trabzon'da kurulan kulüp, o günden bu yana büyük bir tutku ve özveriyle yoluna devam etmektedir. Trabzonspor'un tarihine baktığımızda, birçok unutulmaz anı, büyük zaferler ve efsanevi futbolcularla dolu bir geçmişle karşılaşıyoruz

Kuddusi MÜFTÜOĞLU'nun Trabzonspor Karnesi

12 MART PAZARTESİ GÜNÜ 20:00 da ki TRABZONSPOR - SİVASSPOR müsabakasının Hakemi Kuddusi MÜFTÜOĞLU 'NU yakından tanıyalım.        4 mart 1970' de Alanya ' da dünyaya geldi. 20 yıldır hakemlik yapıyor. Süper ligdeki kariyeri 2000-2001 sezonu 11. haftasındaki Denizlispor-İstanbulspor maçıyla başladı.Asıl mesleği İnşaat olan MÜFTÜOĞLU Halen hakemlik yapmaktadır. Antalya Bölgesi hakemlerinden olan Kuddusi MÜFTÜOĞLU Trabzonspor”un 27 si lig,1Süper Kupa,3 Türkiye Kupası ve 1 Paf Takımı olmak üzere toplam 32 müsabakasında görev almıştır. Bu müsabakaların 18 ini Trabzonspor kazanırken 6’ sını rakip takımlar kazanmış ve 8 müsabaka da berabere bitmiş.İlginç bir tesadüf ise Kuddusi MÜFTÜOĞLU ile fb ve gs karşısında yönettiği maçlarda Trabzonspor’un hiç galibiyeti olmamasıdır. İşte o maçlar. Not: İstatistikler Tarafımızdan TFF Web Sayfasından Derlenmiştir.