Trabzonspor’a kim geldiyse, kim oynadıysa, kim yönettiyse hepsi fedakârlıktan bahsetti. Neymiş efendim “Terlettiğim kutsal forma” falan.
“Trabzonspor için ölürüm” deyip, ilk fırsatta İstanbul’a kaçanı da gördük.
“Trabzon’un çocuğuyum” deyip parası için TFF’ye koşanı da.
Delikanlılık gösterisi yapıp, oynadığı mevkide Türkiye’nin en fazla ücretini alanını da.
Saha dışında da durum farklı değil.
Tribünde bağıran da kendine pay biçti.
İki gün Yöneticilik yapan da.
Gazetecilik yapan da.
Hep bir fedakârlık şarkısı, hep bir ben verdim ama almadım safsatası.
Sonra ne mi oldu? Herkes birbirine düştü. En çok ben feda ettim. En çok benim dediğim olmalı fıkrası.
Örnekler çok olsa da bu kadarı bile yeter sanırım.
Bir “Yahu!” çekesi geliyor insanın.
Ne olduysa, neden olduysa, ne geldiyse başımıza bu yüzden geldi.
Oysa fedakârlık yerine herkes işini yapsaydı. Sistem daha güzel işlerdi.
İşini yapan karşılığını ay sonu banka hesabından alırdı, kurtarırdık ama fedakârlık dedikleri şeyin karşılığını öde öde bitiremiyoruz.
Takım küme düşecek, tarihinin en farklı mağlubiyetini almış ama hala fedakârlık, gel dediler geldim, git dediler gittim hikâyesi.
Bırakın şu takımın yakasını.
Allah’ını seven Fedakârlık değil işini yapsın.
Kalın sağlıcakla.
Karaman'da babasına "Çocuğunu kurtaramayız zaten ölü geldi" diyen vicdan yoksunu doktor haberini okuyunca başımızdan geçen olaylar gözümüzün önüne geliyor haliyle Bundan yaklaşık 1 buçuk yıl önce Bir zamanlar adı Karadeniz Hastanesi olan şimdilerde Medical Park'ın satın aldığı hastanede görev yapan Hülya Çiçek isimli doktorun çocuğumuzun doğumuna 15 gün kala gittiğimiz kontrollerde "kalp atışları zayıf geliyor aç geldin herhalde bir sıkıntı yok" dedikten 1 gün sonra çocuğu anne karnında kaybetmiştik. O sırada hastanede bulunmayan doktoru aradığımda "Bunlar normal şeyler, ben de 3 ay önce annemi kaybettim" cevabını aldığımda iyi ki hastanede yoktu. Şuan 3. sayfalık bir haberin konusu olarak başka yerlerde olabilirdim. Ha daha sonra malum doktorun bu tarz bir çok vakası olduğunu duyduk ama elimizden birşey gelmedi. Hep gözümün önüne "kalp atışları yavaş" lafı gelir ve tekrar kontrol için ısrar etmemenin pişmanlığını yaşarım hep. Demem o k
Yorumlar
Yorum Gönder